#SaveRahaf: Bir Kadının Özgürlük Mücadelesi ve Küresel Dayanışma

Geçen haftalarda Türkiye basınında çok yer almayan, ancak hem kadın hakları mücadelesi hem de baskı, şiddet ve savaştan kaçanlar için önemli bir olay yaşandı. 2000 doğumlu, henüz 18 yaşında olan Suudi Arabistan vatandaşı Rahaf Muhammed el-Kanun, ailesinden kaçmak için Kuveyt’ten bilet alarak Tayland üzerinden Avustralya’ya gitmeyi planladı. Önceden ülkesinden kaçan bazı kadınlar gibi o da Avustralya’ya iltica etmeyi hedefliyordu.

Ancak Bangkok Havalimanı’nda durduruldu ve pasaportuna Suudi Arabistanlı ve Kuveytli yetkililer tarafından el konuldu. Taylandlı yetkililerin, Rahaf’ı Kuveyt Havayolları temsilcilerine teslim edeceğinden korkuluyordu. Rahaf, hem ailesinin istismarına uğradığı hem de Müslümanlıktan çıktığı için ülkesine geri dönmek istemiyordu; öldürülme tehlikesi olduğunu söylüyordu. Kararlıydı.

Sosyal Medya Çağrısı ve #SaveRahaf Kampanyası


Pasaportu alınan Rahaf, kendini havaalanındaki otel odasına kilitledi ve Twitter üzerinden “Beni Kurtarın” mesajını paylaştı. Yüzlerce kişi bu çağrıya yanıt verdi, uluslararası bir kampanya başlattı. #SaveRahaf etiketi kısa sürede gündem oldu. Gazeteciler ve aktivistler Bangkok Havalimanı’na giderek onu destekledi.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (UNHCR) geri gönderme ilkesi gereği, yaşamı tehdit altında olan sığınmacılar ülkelerine iade edilmiyor. İnsan hakları avukatı Nadthasiri Bergman, Rahaf’ın sınır dışı edilmesini engellemek için dava açtı; ancak Bangkok Ceza Mahkemesi “yeterli kanıt olmadığı” gerekçesiyle bu talebi reddetti.

Dayanışma ve BM’nin Müdahalesi


Rahaf’a en büyük desteği, mülteci hakları haberleriyle tanınan gazeteci Sophie McNeil verdi. Sophie, Rahaf’ın sesini dünyaya duyurmak için videolar çekti, sosyal medyada bilgilendirme yaptı ve BM yetkilileri gelene kadar onun otel odasında yanında bekledi.

20 saat sonra BM yetkilileri Rahaf ile görüştü. Babası ve abisinin de Bangkok’a geldiği haberini alan Rahaf, bu durumdan endişelenerek BM’nin kararını bekledi. Üç günlük bekleyişin ardından Rahaf’a mülteci statüsü verildi.

Rahaf, Kanada’ya yerleştirileceğini öğrendiğinde uçaktan attığı tweet ile “nefes aldığını” söyledi. Kanada’ya ulaştığında onu Kanada Dışişleri Bakanı Chrystia Freeland karşıladı ve “çok cesur yeni bir Kanadalı” olarak tanımladı. Rahaf, Kanada’da yaptığı ilk açıklamalarda “Dünyadaki kadınların özgürlüğünü desteklemek için çalışacağım” dedi.

Suudi Arabistan ve Kadın Hakları


Suudi Arabistan, kadın haklarının en kısıtlı olduğu ülkelerden biri. Erkekler, kadın akrabaları üzerinde karar verme yetkisine sahip. İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch raporu) Suudi kadınların “ahlaki” suçlamalarla yargılanabildiğini, aileleri tarafından namus cinayeti tehdidi altında olduğunu belirtiyor.

Ayrıca Suudi erkekler, bir hükümet sitesi üzerinden kadın akrabalarının seyahatlerini kontrol edebiliyor, hatta uçuş yaptıklarında SMS bildirimi alabiliyorlar.

Benzer bir olayda, Dina Ali Lasloom adlı 24 yaşındaki bir kadın, zorla evlendirilmekten kaçarken Filipinler’de yakalanıp Suudi Arabistan’a iade edildi. Akıbeti bilinmiyor.

Kanada ve Suudi Arabistan İlişkileri


Kanada’nın Rahaf’ı kabul etmesi, iki ülke arasındaki gerilimi artırdı. Daha önce Kanada, Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerini eleştirmiş ve aktivistlerin serbest bırakılmasını talep etmişti. Bu durum, Suudi Arabistan’ın Kanada büyükelçisini sınır dışı etmesine ve ticari ilişkileri kesmesine yol açmıştı.

Rahaf’ın İlham Veren Mesajı
Rahaf, sosyal medya üzerinden dayanışma çağrısı yaptı:

“Suudi Arabistan’da yaşasaydım hayallerimi gerçekleştiremeyecektim. Buraya gelerek adeta yeniden doğdum.”

Onun hikâyesi, özgürlük arayışındaki pek çok kadına ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Leave a comment